ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ VE DİL KONUŞMA İLİŞKİSİ
Özgül öğrenme güçlüğü, bir çocuğun zekası normal ya da normalin üstünde olmasına rağmen dinleme, düşünme, anlama, kendini ifade etme, okuma-yazma veya matematik becerilerinde yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesi olarak tanımlanabilir.
Özgül öğrenme güçlüğü, dil gelişimi ve kullanımını,sözel ve yazılı ifade becerilerinde zorluğu da beraberinde getirir. Dil bozukluğunda olduğu gibi, belirlenebilir bir duyusal, zihinsel, yapısal ve sosyal-duygusal bir neden olmadığı halde okuma, konuşma, yazma, matematik ve akıl yürütme becerilerinde sorunlar yaşayan çocuklar Özgül öğrenme güçlüğü tanısı alabilirler.
Okul öncesi dönemde dil ve konuşma bozukluğu yaşayan çocukların pek çoğu okul çağında Özgül öğrenme güçlüğü tanısı almaktadırlar. Bu çocuklar yaşadıkları dil sorunları nedeniyle okuyup anlamayı, dinlediğini kavramayı, özellikle okul çağı dönemde karşılaşılan karmaşık sözdizimini hızlı işlemlemeyi içeren derslerin pek çoğunda başarısızlık yaşamaktadırlar. Okuma yazma da dil ile ilgili bir beceri olduğundan, bu çocuklar okuma-yazmayı da geç öğrenmekte ve disleksi (okuma bozukluğu) tanısı almaktadırlar. Özgül öğrenme güçlüğü tanısı almış olan çocukların %40 –60’ında dil ve ilgili bozukluklar görülmektedir. (Gibbs ve Cooper, 1989).
Gibbs ve Cooper (1989)’a göre Özgül öğrenme tanısı almış çocukların çoğunluğunun dil ile ilgili sorunları olduğundan, erken çocuklukta da büyük bir olasılıkla gecikmiş dil tanısı almış olabileceklerinden bahsetmiştir. Gelişimsel dil bozuklukları disleksi için önemli bir risk faktörüdür.
Bireyin doğru ve akıcı okuması ve okuduğunu anlaması için güçlü sözel dil becerilerine ihtiyacı vardır. Doğru ve akıcı okuma için birey konuşma seslerini ayırt edebilmeli ve manipüle edebilmeli, zengin sözcük dağarcığı olmalı, okuduğunu anlamak için çeşitli cümle yapılarına ve sözdizimine sahip olmalıdır.Bu durumda okuma ve dil becerileri birlikte desteklenmelidir.
Odyolog
Zeynep Büşra Şimşek